14 Ekim 2013 Pazartesi

Ruh Allah'a İki Şekilde Döner

İster cehennem azabı deyin, ister kabir azabı deyin netice değişmez. Allah'a ulaşmayı dilemek ya da Allah'a yönelmek, bu dünya hayatında olması gereken bir vetiredir.

 Ruh Allah'a İki Şekilde Döner

Allah'ın Bizden İstediği, Bu Dünya Hayatında Ruhumuzu Allah'a Ulaştırmamızdır.
Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Allah’a sonsuz hamd ve şükrederiz ki; bir defa daha bir zikir sohbetinde Yüce Rabbimiz bizleri birlikte kıldı.
Allahû Tealâ'nın en çok istediği şey bizim mutlu olmamızdır. İnsanı en üstün mahlûk olarak yaratmış ve ruhundan üfürmüştür. İnsan doğuşundan itibaren bir imtihan dünyasındadır. Allahû Tealâ'nın üfürdüğü ruhu %100 hasletlerle, nefsi ise %100 afetlerle doludur. İnsanın iç dünyasında iki zıt kutup, nefsimiz ve ruhumuzdur. Fizik vücut bir sığınaktır.

Mutluluk bir uyum halidir. Bir insanın iç dünyasındaki mutluluk, nefsinin kalbindeki afetlerin yok edilmesi ile gerçekleşir. Ruhumuzu Allah’a iade etmek mecburiyetindeyiz. Bunu gerçekleştirdiğimiz zaman Allahû Tealâ bizi yarı yarıya mutluluğa ulaştırır.
Bir insan Allah’a ulaşmayı diledikten sonra, mürşidine tâbî olursa, tâbî olduğu an ruhu vücudunu terk ederek Allah'a doğru yola çıkar. Allahû Tealâ derhal o kişiyi şeytanın tesirinden alıkoyacak olan bir baraj oluşturur. O kişi ruhunu Allah’a ulaştırdığı güne kadar o insana şeytanın tesir etmesi mümkün değildir. Bu devrede bir insanın ruhu 7 tane gök katı aşar. Ru gök katlarını aştıkça kişinin nefsinin kalbi %7, %7 fazıllarla dolar.
Allahû Tealâ Allah’a ulaşmayı dileyen kişinin kalbine nurlarını gönderebilmek için onun göğsünü yarar ve göğsünden kalbine nur yolunu açar. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
6/EN'ÂM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah'a) teslime (İslâm'a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü'min olmayanların üzerine azap verir.


“Onun göğsünü yararız. Göğsünden kalbine nur yolunu açarız.”
Kişi “Allah, Allah, Allah…” diye “Allah” kelimesini tekrar ederse Allah’ın katından göğsüne rahmetle fazl nurları gelir. Rahmet nuru, bir insanın mürşidine ulaşmadan evvel kalbine giren ilk haberci nurlardır. %2 rahmet nuru nefsin kalbinde huşûyu oluturunca kişi hacet namazını kılarak Allah’tan mürşidini sormaya hak kazanır. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
2/BAKARA-45: Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).
(Allah'tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

2/BAKARA-46: Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O'na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.


“Allah’tan sabırla ve hacet namazı ile mürşidinizin kim olduğunu isteyin. Bu zor bir iştir, ama huşû sahipleri için zor değildir.”
Ruhun Allah’a ulaşması 2 şekilde gerçekleşir.
1. Kişi Allah’a ulaşmayı diler, Allah onun ruhunu Kendisine ulaştırır.
2. Dilemezse ölümle ruhu Allah'a döner ama bunun kendisine bir faydası yoktur.
Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ bize Kur'ân hükümlerini öğretti. İnsanlar; İslâm’ın 5 şartını yaşarlarsa cehennemde ceza gördükten sonra, çıkıp cennete girer zannediyorlar. Kur'ân-ı Kerim, cehenneme giren bir kişinin oradan çıkmasının mümkün olmadığını, orada ebediyyen kalacağını ifade ediyor.
Allah’a ulaşmayı dilemekle herkes Allahû Tealâ’nın cennetine girebilir. Allah onları mutlaka 3. kat cennete ulaştırır. Bu insanlar hayatlarının %51’ini mutlulukla geçirmeyi hak edenlerdir.
Kişi Allah’a ulaşmayı dilediği zaman 1. kat cennetin sahibidir.Mürşidine tâbiiyetini gerçekleştirince 2. kat cennetin sahibidir. Allah ruhunu kendisine ulaştırınca 3. kat cennetin sahibi olur.
Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ sizlere bütün boyutlarıyla yardıma hazırdır ama ilk adımı sizin atmanız gerekir. Dünya mutluluğunu ve cennet mutluluğunu isteyen kişi, mutlaka bir dileğin sahibi olmak ve Allah’a ulaşmayı dilemek mecburiyetindedir.
Kim ellerini Allahû Tealâ’ya açar da: “Yarabbim! Ben ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum.” diye kalpten bir dilekle Allah’a ulaşmayı dilerse, o dilek mutlaka Allahû Tealâ tarafından gerçekleştirilir.
Bundan sonraki safha bir dik yokuşu ifade eder. Fizik vücudunu Allah’a teslim edebilmek için o kişinin zikrini 18 saate, nefsini teslim edebilmesi için ise daimî zikre ulaşması gerekir.
Kim daimî zikre ulaşmış ise ulûl’elbab makamına otomatik olarak ulaşır. Tövbe-i Nasuh’unu gerçekleştirir, muhlis olur. Sonra da Allah onun iradesini teslim alarak günahlarını örter ve sevaba çevirir. Başının üzerine nur verir ve onun iradesini de teslim alır. Böylece kişi, dünya mutluluğunun tamamını yaşamaya başlar.
Allahû Tealâ’nın hepinizi sonsuz mutluluklara ulaştırmasını Yüce Rabbimizden dileyerek sözlerimizi burada tamamlamak istiyoruz. Allah hepinizden razı olsun.
İmam İskender Ali  M İ H R

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KATAGORİLER