Mümin olmak |
ŞUARÂ-3
لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Lealleke bâhıun nefseke ellâ yekûnû mu’minîn(mu’minîne)
.Onlar mü'min olmuyorlar diye, neredeyse kendini helâk edeceksin.
Peygamberlerin görevi tebliğdir. Bu sebeple Allahû Tealâ Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e "Seni şirk koşanların (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin) üzerine muhafız tayin etmedik. Dileyen, kendisine Allah'a ulaştıran bir yol tutar." diyor:
6/EN'ÂM-107: Ve lev şâallâhu mâ eşrekû, ve mâ cealnâke aleyhim hafîzâ(hafîzan), ve mâ ente aleyhim bi vekîl(vekîlin).Şâyet Allah dileseydi, şirk koşmazlardı. Seni onların üzerine muhafız yapmadık. Sen, onlara vekil de değilsin.
Sadece Allah'a ulaşmayı dileyip de takva sahibi olan ve şirkten kurtulanlar mü'minlerdir:
30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne). O'na (Allah'a) yönelin (Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.
Fırkalara ayrılmayanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenlerdir; Onlar mü'minlerdir:
34/SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim iblîsu zannehu fettebeûhu illâ ferîkan minel mûminîn(mûminîne).Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece mü'minleri oluşturan bir fırka (Allah'a ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tâbî oldular.
Mü'minler tek fırkayı, fırkalara ayrılanlar da diğer bütün fırkaları oluştururlar. Allah'a ulaşmayı dileyenler tek bir fırkanın sahipleridir, onlar mü'minlerdir. Fırkalara ayrılıp şirkte olanlar da şeytana kul olanlar olarak ifade ediliyor. Öyleyse bu âyette geçen "onlar mü'min olmuyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin" ifadesi "onlar Allah'a ulaşmayı dilemiyorlar diye" mânâsına geliyor. Allah'a inanmak hiç kimseyi Allah'ın cennetine alamaz; kimseyi kurtarmaz. Sadece Allah'a ulaşmayı dileyenler Allah'ın cennetine girerler. Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin gideceği yer ne yazık ki cehennemdir:
10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.
10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).
Peygamber Efendimiz (S.A.V)'i üzen şey insanların, gözünün önünde cehenneme gitmeleridir. Bugün de bu inancın sahibi olan insanları yüreklerinden vuran şey odur ki insanlar Allah'a ulaşmayı dilemeyi tamamen unutmuşlar; ne yazık ki unutanlardan hiçbirisinin kurtulması mümkün değildir. Bu, insanlığa duyurulmazsa kitle halinde insanların cehenneme gitmesiyle noktalanan bir facia oluşacaktır. Buna mani olmak hepinizin üzerine borçtur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
KATAGORİLER