BAKARA-78
وَمِنْهُمْ أُمِّيُّونَ لاَ يَعْلَمُونَ
الْكِتَابَ إِلاَّ أَمَانِيَّ وَإِنْ هُمْ إِلاَّ يَظُنُّونَ
Ve minhum ummiyyûne lâ ya’lemûnel kitâbe illâ emâniyye
ve in hum illâ yezunnûn(yezunnûne).
Ve onlardan bir kısmı
ümmîlerdir. Onlar (Allah'ın) Kitabı'nı bilmezler, sadece emaniyeyi (kişilerin
yazdığı kitapları) bilirler. Ve onlar sadece zanda bulunuyorlar.
Kelime kelime anlamı | ||
1. | ve min-hum | : ve onlardan (onların bir kısmı) |
2. | ummiyyûne | : ümmîler, okuma yazma bilmeyenler |
3. | lâ ya'lemûne | : bilmezler |
4. | el kitâbe | : kitabı |
5. | illâ | : sadece, ancak, den başka |
6. | emâniyye | : emaniyye, kişilerin kendilerinin yazdığı kitaplar, zan, temenni |
7. | ve in hum illâ | : ve onlar sadece |
8. | yezunnûne | : zannederler |
AÇIKLAMA
Bismillâhirrahmânirrahîm
Allahû Tealâ, Kur'ân'a ters düşen yüzlerce kitaba
emaniyye diyor. O kitaplara inanıp Kur'ân'ı unutarak ikinci plâna
atanlara da ümmîler diyor.
Ümmînin lügat mânâsı "okuma yazma bilmeyenlerdir."
Bu kişiler, kitapları bildiklerine göre okuma yazma bilen ümmîlerdir. Zamanımızın pekçok âlimi gibi bunlar da Kur'ân-ı Kerim'i bilmiyorlar, sadece emaniyyeyi biliyorlar.
Allahû Tealâ'nın ümmî diye bahsettiği insanlar, aslında okuma yazma bilenler ama o bildikleri okuma yazmayla Allah'ın emrettiklerinin dışında olan kitapların muhtevasını bilenlerdir. Üstelik de o kitaplara uyanlar, başkalarını da o kitaplara uydurmaya çalışanlardır.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, bugün emaniyyeye uyan hiç kimsenin cennet saadetine ulaşması mümkün değildir. Çünkü Allah'a ulaşmayı dilemiyorlar. Dilememişlerse herşey bitmiştir. Ne yaparlarsa yapsınlar kurtulamazlar. Zaten onların hiçbir zaman mürşide ulaşmaları, ruhlarını Allah'a ulaştırmaları böylece ruhlarını Allah'a teslim etmeleri, fizik vücutlarını ahsen kılarak Allah'a teslim etmeleri, nefslerini ahsen kılarak Allah'a teslim etmeleri, irşada ulaşmaları, iradelerini Allah'a teslim etmeleri hiçbir şekilde mümkün değildir.
İnsanlar bu kitapların kapısını açarak cehennemin anahtarını alırlar. Bu emaniyye kitaplar insanları sadece cehenneme götürür
Ümmînin lügat mânâsı "okuma yazma bilmeyenlerdir."
Bu kişiler, kitapları bildiklerine göre okuma yazma bilen ümmîlerdir. Zamanımızın pekçok âlimi gibi bunlar da Kur'ân-ı Kerim'i bilmiyorlar, sadece emaniyyeyi biliyorlar.
Allahû Tealâ'nın ümmî diye bahsettiği insanlar, aslında okuma yazma bilenler ama o bildikleri okuma yazmayla Allah'ın emrettiklerinin dışında olan kitapların muhtevasını bilenlerdir. Üstelik de o kitaplara uyanlar, başkalarını da o kitaplara uydurmaya çalışanlardır.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, bugün emaniyyeye uyan hiç kimsenin cennet saadetine ulaşması mümkün değildir. Çünkü Allah'a ulaşmayı dilemiyorlar. Dilememişlerse herşey bitmiştir. Ne yaparlarsa yapsınlar kurtulamazlar. Zaten onların hiçbir zaman mürşide ulaşmaları, ruhlarını Allah'a ulaştırmaları böylece ruhlarını Allah'a teslim etmeleri, fizik vücutlarını ahsen kılarak Allah'a teslim etmeleri, nefslerini ahsen kılarak Allah'a teslim etmeleri, irşada ulaşmaları, iradelerini Allah'a teslim etmeleri hiçbir şekilde mümkün değildir.
İnsanlar bu kitapların kapısını açarak cehennemin anahtarını alırlar. Bu emaniyye kitaplar insanları sadece cehenneme götürür
BAKARA-79
فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ
بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَذَا مِنْ عِندِ اللّهِ لِيَشْتَرُواْ بِهِ
ثَمَناً قَلِيلاً فَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَّهُمْ
مِّمَّا يَكْسِبُونَ
Fe veylun lillezîne yektubûnel kitâbe bi eydîhim summe
yekûlûne hâzâ min indillâhi li yeşterû bihî semenen kalîlâ(kalîlen), fe veylun
lehum mimmâ ketebet eydîhim ve veylun lehum mimmâ
yeksibûn(yeksibûne).
Artık elleriyle (emaniye bilgiler içeren)
kitabı yazanların vay haline! Sonra da onu (bu yazdıklarını) az bir bedel
karşılığında satmak için: “Bu Allah'ın indindendir.” derler. İşte onlara
yazıklar olsun , elleriyle yazdıkları şeylerden dolayı ve yazıklar olsun onlara,
kazandıkları şeyler sebebiyle.
Kelime kelime anlamı | ||
1. | fe | : artık |
2. | veylun | : yazıklar olsun, vay haline |
3. | lillezîne (li ellezîne) | : o kimselere, onlara |
4. | yektubûne | : yazarlar |
5. | el kitâbe | : kitap |
6. | bi eydî-him | : elleriyle |
7. | summe | : sonra |
8. | yekûlûne | : derler |
9. | hâzâ | : bu |
10. | min indillâhi (inde allâhi) | : Allah'ın katından |
11. | li yeşterû | : satmak için |
12. | bi-hi | : onu |
13. | semenen | : bedel, ücret |
14. | kalîlen | : az |
15. | fe | : artık |
16. | veylun | : yazıklar olsun, vay haline |
17. | lehum | : onlara |
18. | mimmâ (min mâ) | : şey(ler)den |
19. | ketebet | : yazdı |
20. | eydî-him | : onların elleri, kendi elleri |
21. | ve veylun | : ve yazıklar olsun, vay haline |
22. | lehum | : onlara |
23. | mimmâ (min mâ) | : şey(ler)den |
24. | yeksibûne | : iktisap ediyorlar, kazanıyorlar |
AÇIKLAMA
Bismillâhirrahmânirrahîm
Allah Kur'ân-ı Kerim'e aykırı bir şey yazdırmaz. Kime Kur'ân-ı
Kerim'in açıklayıcısı bir şeyler yazdırırsa, insanların Kur'ân-ı Kerim'den
unuttukları şeyleri onlara hatırlatmak içindir. Değiştirilen Kur'ân-ı Kerim'in
özünün insanları kurtaramayacak bir noktaya ulaştığı yerde, Allahû Tealâ
velîlerine bir şeyler yazdırırsa ve onunla Kur'ân-ı Kerim âyetlerini açıklarsa,
bu insanlar onları yalanlarlar. Fakat eldeki ölçü, Allah'ın yazdırdığı Kur'ân-ı
Kerim'dir.
Hangi kitap Allah tarafından yazdırılır, hangisi yazdırılmaz?
Allah sadece yazdırdığı Kur'ân-ı Kerimi'nin özüne uygun olan kitapları yazdırır. Her devirde Allah'ın birçok evliyası kitaplar yazmışlardır. Ama yazdıkları kitaplar Allah'ın açıkladığı statüye tam olarak uygundur. emaniyyecilerin yazdığı kitaplar da Kur'ân-ı Kerim'i yok sayan, Kur'ân-ı Kerim'e tamamen ters düşen hükümler taşıyan, onu tahrif eden kitaplardır.
İşte emaniyye odur ki 14 asırda İslâm dîninin insanları cennet ve dünya saadetine ulaştıran bütün hükümlerini yok etmiştir. Kur'ân'da bu hükümler varolmasına rağmen tatbikattan kaldırmış İslâm'ı kolları ve bacakları kesik hale getirip bütün insanları cehenneme ulaştıracak bir dîn haline getirmiştir. Onlar Allah'ın lânetine uğramış insanlardır. Ve milyonlarca insanın kanına girdikleri için, onların hepsinin cehenneme gitmesine sebep oldukları için Allahû Tealâ tarafından büyük cezalara muhatap kılınacak olanlardır. Öyleyse emaniyye kitapların sahipleri, metin üzerinde Allah'ın kitaplarını tahrif edenlerdir. Ama Kur'ân-ı Kerim'e gelince bu mümkün olmamıştır. emaniyyeciler, Kur'ân-ı Kerim'i tahrif edemeyince onun tatbikatını tahrif etmeyi hedef almışlar, 14 asırda da bunu başarmışlardır.
Ne mutlu size ki bütün bu tahrif edilen nesneleri size, bir bir açıklamak üzere bizler varız artık. Hamdederiz, şükrederiz Yüce Rabbimize ki, bir tane Kur'ân-ı Kerim var. ne söylüyorsak Oradan söylüyoruz. ve bir de bakıyoruz ki Kur'ân-ı Kerim'le insanların yazdığı el yazması kitaplar birbirine tamamen ters şeyleri içeriyor. ve o emaniyye kitaplar sebebiyle insanların cennete girmek ve dünya saadetine ulaşmak imkânları tamamen sıfırlanmış durumda. İmkânsız hale getirilmiş ama insanlar gerçekleri bilmedikleri için kendilerinin kurtulacağını zannediyorlar.
İşte bu bir zanna tâbî olma olayıdır
Hangi kitap Allah tarafından yazdırılır, hangisi yazdırılmaz?
Allah sadece yazdırdığı Kur'ân-ı Kerimi'nin özüne uygun olan kitapları yazdırır. Her devirde Allah'ın birçok evliyası kitaplar yazmışlardır. Ama yazdıkları kitaplar Allah'ın açıkladığı statüye tam olarak uygundur. emaniyyecilerin yazdığı kitaplar da Kur'ân-ı Kerim'i yok sayan, Kur'ân-ı Kerim'e tamamen ters düşen hükümler taşıyan, onu tahrif eden kitaplardır.
İşte emaniyye odur ki 14 asırda İslâm dîninin insanları cennet ve dünya saadetine ulaştıran bütün hükümlerini yok etmiştir. Kur'ân'da bu hükümler varolmasına rağmen tatbikattan kaldırmış İslâm'ı kolları ve bacakları kesik hale getirip bütün insanları cehenneme ulaştıracak bir dîn haline getirmiştir. Onlar Allah'ın lânetine uğramış insanlardır. Ve milyonlarca insanın kanına girdikleri için, onların hepsinin cehenneme gitmesine sebep oldukları için Allahû Tealâ tarafından büyük cezalara muhatap kılınacak olanlardır. Öyleyse emaniyye kitapların sahipleri, metin üzerinde Allah'ın kitaplarını tahrif edenlerdir. Ama Kur'ân-ı Kerim'e gelince bu mümkün olmamıştır. emaniyyeciler, Kur'ân-ı Kerim'i tahrif edemeyince onun tatbikatını tahrif etmeyi hedef almışlar, 14 asırda da bunu başarmışlardır.
Ne mutlu size ki bütün bu tahrif edilen nesneleri size, bir bir açıklamak üzere bizler varız artık. Hamdederiz, şükrederiz Yüce Rabbimize ki, bir tane Kur'ân-ı Kerim var. ne söylüyorsak Oradan söylüyoruz. ve bir de bakıyoruz ki Kur'ân-ı Kerim'le insanların yazdığı el yazması kitaplar birbirine tamamen ters şeyleri içeriyor. ve o emaniyye kitaplar sebebiyle insanların cennete girmek ve dünya saadetine ulaşmak imkânları tamamen sıfırlanmış durumda. İmkânsız hale getirilmiş ama insanlar gerçekleri bilmedikleri için kendilerinin kurtulacağını zannediyorlar.
İşte bu bir zanna tâbî olma olayıdır
Allah razı olsun.Allah'ın velileri bu konuları iyi bildikleri için;HER DEVİRDE KUR'ANI TEFSİR EDEN MUTLAKA ALLAH'IN RESULLERİNİN VARLIĞINI AÇIKLAMŞLARDIR.SAİD-İ NURS-İ HAZRETLERİ 11.ŞUA 9.MESELE
YanıtlaSilKur'an-ı Sübhanî ki, herbir âyet-i tekviniyesi ve herbir kelimesi, hattâ herbir noktası, herbir harfi birer mu'cize hükmündedir. Ve öyle muhteşem ve içi hadsiz âyâtla ve manidar nakışlarla tezyin edilmiş bir mescid-i Rahmanîdir ki; herbir köşesinde bir taife, bir nev' ibadet-i fıtriye ile iştigal eder bir şekilde halkeden bir Allah, bir Mabud-u Bilhak, o kitab-ı kebirin manalarını ders verecek üstadları ve o Kur'an-ı Samedanî'nin âyetlerini tefsir edecek müfessirleri RESUL olarak göndermesin.. ve o mescid-i ekberde hadsiz tarzlarda ibadet edenlere imamları tayin etmesin.. ve o üstadlara ve müfessirlere ve imamlara fermanları vermesin? Hâşâ, yüzbin hâşâ!